Steve Rogers, 25 Aralık 1914'te New York'un Manhattan şehrinde fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Babası Joseph ve annesi Sarah, İrlanda göçmenidir. Joseph, Steve henüz çocukken ölür. Annesi ise Steve blu çağındayken zatüreden hayatını kaybeder. Bu esnada Steve, Güzel Sanatlar bölümünde çizgiroman sanatçısı olarak okumaktadır. Ailesini kaybettikten sonra Nazi Almanyası'nın yükselişinden rahatsızlık duyar ve orduya katılmaya karar verir. Listeye adını yazdırır ancak zayıf ve güçsüz vücudundan dolayı reddedilir. Orduya katılmakta olan kararlılığı ve isteği General Chester Phillips'in dikkatini çeker. Steve’e ordunun süper asker projesine (Project Rebirth) katılabileceğini ve bu sayede Nazilerle savaşabileceğini, ancak serumda bir hata çıkarsa anında öleceğini söyler. Serum ilk olarak Dr. Josef Reinstein tarafından hazırlanmış daha sonra Abraham Erskine tarafından son haline getirilmiştir. Rogers serumu almayı kabul eder ve testi başarıyla tamamlar. Gücü, dayanıklılığı ve zekası insan üstü olmuştur.
Erskine serumun tam formülünü açıklamaz, bu deneyin kötülerin elinde ölümcül bir silaha dönüşeceğini söyler. Nazi casusu Heinz Kruger, Erskine'i öldürür ve Rogers'ın, Captain America olarak ilk görevi Kruger'ı yakalamak olur. Onu yakalar ve dövüşmeye başlarlar. Casus, Captain America'nın yumruğuyla makine parkuruna düşer ve can verir. Amerikan Hükümeti, Captain America'ya, bir anti istihbarat örgütü lideri olan Red Skull'ın peşinden gitme görevini verir. Rogers kendi tasarladığı kostümü giyer, kurşun geçirmez bir kalkan ve yanına bir tabanca alır. Virginia'daki Camp Lehigh'de piyade er olarak görevine başlar. Kampın maskotu haline gelmiş olan James Buchanan "Bucky" Barnes ile çok iyi arkadaş olur.
Barnes bir süre sonra Rogers'ın Captain America olduğunu öğrenir ve bu sırrı tutmak için onun yardımcısı olmayı teklif eder. Rogers kabul eder ve birlikte maceralara başlarlar. Maceraları esnasında Franklin D. Roosevelt, Captain America'ya yeni bir kalkan hediye eder. Bu kalkan farklı çelik alaşımlarından ve vibranyumdan elde edilmiş, bilinmeyen bir katalizörle füzyona girdikten sonra son halini almıştır. Artık Captain America'nın çok özel bir kalkanı olmuştur.
Bucky ile birlikte 2. Dünya Savaşı süresince Invaders takımının birer üyesi olarak Nazi güçleriyle savaşırlar. Daha sonra Captain America, Amerika'da sorun çıkaran ve durdurulamayan Wax Man, Hangman, Fang, Black Talon ve White Death ile savaşır. Kimi zaman Bucky'nin yanında Captain America'ya Sentinels of Liberty takımı da yardımcı olur. 1945 yılında, 2. Dünya Savaşı sona yaklaşmışken Captain America ve Bucky, Baron Zemo'nun bir test uçağını yoketmesini engellemeye çalışır. Bucky bombayı imha ederken uçak havada infilak eder ve Rogers metrelerce yükseklikten aşağıdaki buz gibi okyanusa çakılır. İkisi de ölmüş sayılır ancak çok sonra her ikisinin de hayatta olduğu anlaşılacaktır.
Captain America'nın kendiliğinden süper yetenekleri yoktur, süper asker serumunun ve Vita-Ray ışınlarının etkisiyle insan vücudunun taşıyabileceği maksimum limitli dayanıklılık, hız, refleks, iyileşme ve zekaya sahip olmuştur. Serum, kaslarında laktik asidin birikmesini engellemektedir, bu sayede normal bir insandan çok daha uzun süre kaslarını tam fonksiyonel olarak kullanabilir. 545 kg benchpress basabilir, 1.6 km'yi 73 saniyede koşabilir. Yıllarca buzun altında aç susuz kalabilmiştir. Her türlü gaza ve hipnoza bağışıktır. Orduda aldığı eğitim ve aldığı görevler onun taktiksel anlamda tecrübelenmesini sağlamıştır. Arkadaşları onun planlarını çok sağlam ve akıllıca bulur. Thor bi keresinde insanlar arasında yalnızca Captain America'dan emir alabileceğini ve kendisini Hades'in kapılarına kadar izleyebileceğini belirtmiştir. Captain America dövüş stili olarak judo, batı boksu, kikboks ve jimnastik öğelerini kullanır. Yokedilemez kalkanıyla geçirdiği uzun yıllar boyunca onu düşmanlarına karşı bumerang gibi kullanmayı öğrenmiştir. Hayatta kalma, akrobatlık, askeri strateji, espiyonaj, pilotluk ve patlayıcılar üzerine yoğun eğitim almıştır.